İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, cezaevindeki yakınlarına para gönderme gerekçesiyle yargılanan ve tutuklanan Hatice Yıldız’ın yaşadıklarını “hukuksuz” olarak nitelendirdi ve tutsaklara para göndermenin bir suç teşkil etmediğini vurguladı.
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde oturan 75 yaşındaki Hatice Yıldız’a, cezaevinde bulunan kızına ve kızının koğuş arkadaşına para gönderdiği için hakkında “örgüte finansman sağlamak” iddiasıyla dava açıldı. 3 yıl süren yargılamanın ardından İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Yıldız’a “örgüte finansman sağlamak” iddiasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Yerel mahkemenin kararı, İstinaf Mahkemesi tarafından onandı.
Kararın onanmasının ardından yüksek tansiyon, göz, bel fıtığı ve omurga eğriliği gibi sağlık sorunları olan Yıldız, sedyeyle evden çıkarılarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. 75 yaşındaki Yıldız’a cezaevine para göndermesi gerekçesiyle ceza verilmesine ve tutuklanması tepkiyle karşılandı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, son zamanlarda tutsak aileleri ve yakınları üzerinde oluşturulan yargı baskısına dikkat çekti.
“Tutukluluğuna derhal son verilmeli”
Yoleri, tutsaklara yapılan para transferlerinin suç sayılmaması gerektiğini vurgulayarak, 75 yaşındaki Hatice Yıldız’ın sedyeyle evden alınarak cezaevine konulmasının hukuksuz ve kabul edilemez olduğunu belirtti. Yoleri, “Ceza verilmesi ve soruşturma sürecinde yaşananlar açık bir hukuk dışılık ve insan hakları ihlalidir,” diyerek Hatice Yıldız’ın serbest bırakılmasını talep etti. Ayrıca, hasta tutsakların durumunu iyileştirecek yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade etti.
“Cezaevinde yaşam, para olmazsa mümkün değildir”
Gülseren Yoleri, “Terörizmin Finansmanı Önlenmesi Hakkında Kanun”un 2013’te çıkışının ardından yapılan 2020 düzenlemelerine İHD olarak itiraz ettiklerini belirtti. Yasanın uygulanmasıyla özellikle tutsak yakınları ve hak savunucuları üzerindeki baskının arttığını vurguladı. “Cezaevlerinde neredeyse para olmazsa yaşam mümkün değil,” diyen Yoleri, tutsakların ve ailelerinin yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekti. Yüksek Güvenlikli ve S Tipi hapishanelerdeki koşulların mahpuslar arası dayanışmayı ortadan kaldırdığını ve onları daha da yoksullaştırdığını ifade etti. “Bir insanın yakınına para gönderdiği için cezalandırılması mantıksız” dedi.
“Para, cezaevi idaresi sorumluluğunda yatırılıyor”
“Burada terörün finansmanı varsa, o zaman o parayı idare edenlerden bunun sorulması lazım” diye konuşan Yoleri, “Cezaevi idaresi bu parayı idare ediyor. Çünkü herhangi bir kimse para yatırmak istese önce bir postaneye gider, postaneden cezaevinin hesabına tutsak adına para gönderir. Bu para hiçbir şekilde tutsağın eline geçmiyor, hiçbir şekilde tutsağın inisiyatifiyle de harcanmıyor. Bu paranın harcanması, saklanması tamamen cezaevi idaresinin tasarrufunda. Dolayısıyla idarenin tasarruf ettiği bir paranın nereye harcandığı meselesi; oraya para yatıranın sorumluluğunda olamaz bunun altını çizmek gerekir. Burada terörü finanse etmek gibi bir durum söz konusu olamaz, eğer varsa bile burada suçlanacak kişinin para gönderen değil, cezaevi idaresidir” dedi.